İTİRAZIN İPTALİ DAVASI AÇMAK ÜZERE ALACAKLI TARAFIN 1 YILLIK HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRESİ NE ZAMAN BAŞLAR?
İtirazın iptali davası, borçlu tarafından icra dosyasına yapılan itiraz nedeniyle duran icra takibinin devamını sağlamak amacıyla alacaklı tarafından açılan bir dava türüdür. Bu dava, Türk İcra ve İflas Hukuku'nda borçlunun itirazı üzerine duran takibin yeniden başlatılması için kritik bir öneme sahiptir. Ancak, itirazın iptali davasının açılabilmesi için belirli bir hak düşürücü süre bulunmaktadır.
İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davalarında hak düşürücü sürenin, borçlunun itirazının alacaklıya tebliği ile başlayıp başlamayacağı, burada varılacak sonuca göre borçlunun itiraz dilekçesi kendisine tebliğ edilmeyen davacı alacaklının icra dosyasında yapmış olduğu işlemler nedeniyle borçlunun itirazından haberdar olduğunun ve hak düşürücü sürenin bu tarihten itibaren başladığının kabulünün mümkün olup olmadığı hususundaki ihtilaflar nedeniyle işbu makalede içtihatlar ışığında kanuni düzenlemenin incelemesi yapılacaktır.
I. KANUNİ DÜZENLEME
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu madde 67’de itirazın iptali davası; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Kanuni düzenlemeye göre davacı alacaklının, itirazın iptali davası açmak üzere itiraz dilekçesinin tebliği tarihinden itibaren bir yılı bulunmaktadır.
Alacaklı, itirazın kendisine tebliğinden önce de itirazın iptali davası açabilir. Gerçekten de alacaklı, itirazın iptali (İİK, m. 67) veya kaldırılması (İİK, m. 68-68/a) yoluna başvurabilmek için, ödeme emrine itiraz edildiğinin kendisine tebliğ edilmesini beklemek zorunda değildir. Ne var ki, bir yıllık itirazın iptali davası açma süresi ve altı aylık icra mahkemesine başvurma süresi, itirazın alacaklıya tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar (İİK, m 67/I) (Yavuz, N: İtirazın İptali ve Tahsil (Eda) Davası, Ankara 2007, s.168).
Alacaklı bir yıl içinde itirazın iptali davası açmazsa, yaptığı ilamsız takip düşecektir. Fakat bir yıllık süreyi geçiren alacaklının, genel hükümlere göre alacağını dava etmek hakkı saklıdır. Yani alacaklı, alacağı zamanaşımına uğramadığı sürece, genel mahkemelerde bir alacak davası açabilir. Ancak, alacaklı böyle bir dava sonucunda alacağı ilam ile eski (düşmüş olan) ilamsız icra takibine devam edilmesini isteyemez; yalnız ilamlı icra takibi yapabilir.
İİK m. 62/2’de borca itirazın usulü “Takibe itiraz edildiği, 59 uncu maddeye göre alacaklının yatırdığı avanstan karşılanmak suretiyle üç gün içinde bir muhtıra ile alacaklıya tebliğ edilir.” şeklinde düzenlenmiş olmakla borca itirazın tebliğinin alacaklı tarafça yatırılan avanstan karşılanacağı düzenlenmiştir.
II. HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE KAVRAMI
İİK’nın 67. maddesinde gösterilmiş olan süre hak düşürücü süredir. Hak düşürücü süre; hak sahibinin hakkın korunması için kanun veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde öngörülen eylem veya işlemleri yapmaması nedeniyle hakkın sona ermesi sonucunu doğuran süredir. Hak düşürücü sürenin sonunda hakkın sona ermesi için karşı tarafın borçlunun bir eylem veya işlem yapmasına gerek yoktur. Hak düşürücü süre geçmekle kendiliğinden son bulur. Hak düşürücü süreler itiraz niteliği taşırlar. Taraflar hak düşürücü süreyi davanın her aşamasında hatta kararın bozulmasından sonra da ileri sürülebilirler. Ayrıca hak düşürücü sürelerin incelenmesi tarafların iradelerine bırakılmamıştır. Hâkim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulması, araştırma ve inceleme konusu yapılması gerekmektedir.
III. İÇTİHATLAR
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/1651 E., 2019/707 K. ve 18.06.2019 tarihli kararında itirazın iptali davası için öngörülen hak düşürücü sürenin itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliği tarihi itibari ile başlayacağı vurgulanmıştır:
“İtirazın iptali davası, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gereken bir dava olup, açık kanunî düzenlemeye göre dava açma süresi itirazın tebliği ile başlar. Ödeme emrine itiraz, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak takip alacaklısına tebliğ edilmez ise kanunda öngörülen bir yıllık süre başlamayacaktır. İİK’nın 67/1. maddesindeki düzenleme dikkâte alındığında, icra dosyasında alacaklının icra işlemleri yapmış olmasının itirazın tebliği anlamına gelmeyeceği de açıktır. Bu durumda, mahkemece açılan davanın süresinde olduğu gözetilerek, işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, itirazın iptali davası, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gereken bir dava olup, açık kanuni düzenlemeye göre dava açma süresi itirazın tebliği ile başlayacaktır. Ödeme emrine itiraz, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak takip alacaklısına tebliğ edilmez ise dava açma süresi başlamayacaktır. İİK’nın 67/1. maddesindeki düzenleme dikkate alındığında icra dosyasında alacaklının icra işlemleri yapmış olmasının itirazın tebliği anlamına gelmeyeceği de açıktır. Bu durumda, mahkemece açılan davanın süresinde olduğu gözetilerek, işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmelidir.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/949 E., 2020/621 K. ve 16.09.2020 tarihli kararında alacaklının icra işlemleri yapmış olmasının itirazın tebliği anlamına gelmeyeceği ve itirazın iptali davası açmak için öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin öğrenme ile başlamayacağı açıkça düzenlenmiştir:
“İcra dosyasında alacaklının icra işlemleri yapmış olması itirazın tebliği anlamına gelmez. İtirazın iptali davası, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gereken bir dava olup, açık kanunî düzenlemeye göre dava açma süresi itirazın tebliği ile başlar. Ödeme emrine itiraz, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak takip alacaklısına tebliğ edilmez ise kanunda öngörülen bir yıllık süre başlamayacaktır. İİK’nın 67/1. maddesindeki düzenleme dikkate alındığında, icra dosyasında alacaklının icra işlemleri yapmış olmasının itirazın tebliği anlamına gelmeyeceği açıktır.”
Yasanın açık hükmüne rağmen borçlu tarafından icra dosyasına yapılan itirazın alacaklı tarafça öğrenilmesi üzerine itirazın iptali davasını açmak üzere öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin başlayacağına yönelik yorumlar bulunmakta ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bu husustaki yerleşik içtihatları ile bu sürenin başlangıcı defaatle ele alınmıştır. Hak düşürücü niteliğindeki bu süre, itiraz dilekçesinin alacaklı tarafa tebliğ edilmesiyle başlayacaktır.
Borçlunun itirazını içeren dilekçenin alacaklıya tebliğ edilmesinden itibaren alacaklının, itirazın iptali davasını açmak için 1 yıllık süresi bulunmaktadır. Hak düşürücü sürelere dikkat edilmemesi, alacaklının icra takibini sonuçlandırma imkanını kaybetmesine yol açabilir. Bu nedenle, itiraz dilekçesinin tebliği ile başlayan bu sürenin titizlikle takip edilmesi ve gerekli yasal adımların zamanında atılması, alacaklının menfaatlerini koruyabilmesi açısından hukuki öneme sahiptir.
Av. Rabia Sarıgül